15 Temmuz 2013 Pazartesi

Sana Gül Bahçesi Vadetmedim

Bu kitabı ilk lise zamanlarımda yani bundan yaklaşık 13-14 yıl önce elime almıştım. O zamanlar psikolojik rahatsızlıklara ilgi duymamamdan ve aslında başıma gelmemiş olmasından dolayı bu kitap beni çekmemişti. Deborah'ın hayal dünyası bana anlamsız gelmişti ve kitabı yarım bırakmıştım. Ama şimdi yıllar sonra başka bir gözle okuduğumda bu kitabı, Deborah'ı çok iyi anladım. 
Deborah 16 yaşında şizofreni teşhisi ile hastaneye yatırılıyor. Doktoruyla yaptığı terapiler, kendi iç dünyasında verdiği savaşlar, hastalığın köklerini meydana getiren olaylar, krizler, hayata, dünyaya tutunma çabaları...
Akıl sağlığının ne kadar değerli bir şey olduğunu bir kez daha idrak edip, halk dilinde deli, kafayı yemiş diye nitelendirilen insanların aslında ne büyük acılardan geçtiğini bir kez daha anlamış oldum.
Kitabın adını oluşturan diyaloğu paylaşıp yazımı sonlandırmak istiyorum.

"Adalet uygulanmıyorsa, namussuzluk örtbas ediliyorsa ve inançlarını koruyan insanlar acı çekiyorsa, sizin gerçekliğiniz ne işe yarıyor?


Sana hiçbir zaman gül bahçesi vadetmedim ben.

Hiçbir zaman kusursuz bir adalet vadetmedim.
Ve hiçbir zaman huzur ve mutluluk da vadetmedim.
Sana ancak bütün bunlarla savaşma özgürlüğüne kavuşmanda yardımcı olabilirim. Sana sunduğum tek gerçeklik savaşım. Ve sağlıklı olmak, gücünün yettiği kadarıyla, bu savaşımı kabul edip etmemekte özgür olmak demektir. Ben yalan şeyler vadetmem hiç... Kusursuz güllük gülistanlık bir dünya masalı koca bir yalandır... Üstelik böyle bir dünya çok can sıkıcı bir yer olur!"

Bu arada söylemeden geçemeyeceğim... Yıllar önce okuduğumuz kitapları yeniden, şimdi ki aklımızla tekrar okumalıyız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder