Bir yazar düşünün ki önce bedenlerimizi mistizmin ince gözeneklerinden geçirsin, mevcudiyet bulmadan bedenlerimizi ruhu ile karşılaştırsın ve bu karşılaştırmada aracısız yaratıcıya götüren yolları keşfettirsin ve insan siluetinde, sizin onu Matmazel Noraliya olarak tanıyacağınız bir meleği, Ferit'in karşısına oturtup, bir koltukta sohbet ettirsin.
Matmazel Noraliya'nın Koltuğu, materyalizm ile mistizmin uyumunu hiçbir şeyi inkar etmek zorunda bırakmadan, felsefik ve edebi düstur içinde, inançları koruyarak bir arada sunan, Avrupalı'nın bile parmağını ısırtacak derecede edebi üsluba haiz, Türk Edebiyat tarihinin nadide eserlerinden biridir.
Bu kitabı okuduktan sonra kıymetli bir zihniyete sahip olmuşluğun zenginliğini yaşayacağınızı düşünmekteyim.
Eğer Türkçe'ye kendi anadili kadar vakıf olan bir İngiliz ya da bir Fransız, bu eseri kendi diline çevirebilse idi; dilini bu kadar iyi kullanan çevirmenler olarak hem kendi edebiyat dünyalarına katkı da bulunur hem de dünya edebiyatını Peyami Safa'dan mahrum etmemiş olurlardı.
Kitaptan size sunabileceğim alıntılar:
"Bir ses ki, bir ses ki, felaketli bir ömrün bütün zehirlerini, onların birikmesinde günahı olmayanları da içine doldurabilmek için, en küçük bir şikayet sebebini büyük bir boşalma fırsatı gibi yakalar, tizleşir ve kezzap gibi keskinleşerek yalnız sahibini değil, bütün insanları tehdit eden meçhullere karşı imkansızlığın çığlığı imiş gibi içimizdeki ümit köklerini haşlar ve hepimizin müşterek haykırışımız olmak istidadını kazanır."
"Delilik şüphesiz aptallıktan iyidir. Delilik var olmuş bir zekanın yok oluşudur; aptallık, var olmamış bir zekanın var olmamaya devam edişidir. Deliliğin hiç olmazsa mazisi şanlı. Aptallığın şerefli bir tarihi bile yok."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder